4 Ekim 2010 Pazartesi

Yaptıklarımız örnek oldu

Sakarya Üniversitesi rektör adayı Prof. Dr. Muzaffer Elmas, “SAÜ’de dünyadaki sisteme paralel gerçekleştirdiğimiz işler Türkiye’ye örnek oluyor. Öğretim üyelerimiz de yapılan her şeyin farkında. Bu sistemin devam etmesini istiyor”
Pazartesi Konuşmaları’nda bu haftaki konuğumuz yeni dönem için adaylığını açıklayan Rektör Yardımcısı Prof. Muzaffer Elmas… Bu ayın sonunda yapılacak rektörlük seçimlerinde yarışacak sekiz adaydan biri olan Elmas’a rektörlük için en güçlü adaylardan. Elmas’la, hem üniversitenin durumunu, seçilirse neler yapacağını ve hakkındaki iddiaları konuştuk. Elmas, SAÜ’de eğitim ve öğretim konusunda dünyayla paralel işler gerçekleştiğini söylüyor. Bu sistemin, Türkiye’de diğer üniversiteler tarafından örnek alındığını belirterek, “Bu dönemden sonra artık işimiz akademik çalışmalara hız vermek” diyor. Rektörlük seçimlerine bir aydan kısa bir süre kala, sürecin en konuşulan ismiyle gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi keyifle okumanız dileğiyle… İyi haftalar…

 Nasıl bir üniversiteye rektör adayısınız?

Üniversite son yıllarda gerek eğitim öğretim sistemi gerekse Avrupa Birliği sürecinde yaptığı atılımlarla öncü bir rol üstlendi. Dolayısıyla Sakarya Üniversitesi’nin kurum motivasyonunu üst düzeyde tutarak yaptığı bu çalışmalar, Türkiye’nin diğer üniversitelerine örnek oldu.

Gerçekten örnek alınıyor mu?

Haftaiçinde Avrupa Birliği Eğitim Komisyonu’ndan ödül alacak. Biz orada, Avrupa Birliği’nin 2014 hedeflerine uygun hale geldiği için ödül alacak beş üniversiteden Türkiye’den ödül alacak tek üniversiteyiz. Burada kurulan eğitim öğretim sistemini Türkiye’de 20 üniversiteye ben anlattım. Bu sistemle ilgili yaptığımız programları da 30 üniversiteye verdik. Ayrıca akademisyenlerin özlük hakları konusunda ciddi mesafeler alındı. Dolayısıyla üniversitede bir memnuniyetsizlik görmüyorum. Hal böyleyken, rektörlük seçiminde de kimse kurtarıcı aramıyor.

Dolayısıyla en şanslı benim mi diyorsunuz?

Bu süreçte rektörlüğünü açıklayan hiçbir isme kurtarıcı olarak bakılmadı. Kitleler o rektör adayının peşine takılmadı. Sizler de görüyorsunuz, seçim süreci oldukça sakin ve düzeyli geçiyor. Üniversite elbette çok ciddi mesafeler almış, kurumsallaşmasını tamamlamış değil ama attığı adımlar uluslar arası gelişmelere paralel seyrediyor. Arkadaşlarımız bunu çok net görüyorlar, yurtdışına çıktıkları zaman çok daha iyi anlıyorlar. Benim kurum içinde gördüğüm, bu adımların devam etmesi yönünde bir eğilim var.

Çok pempe bir tablo çizmiyor musunuz?

Açık söyleyeyim o zaman, Sakarya Üniversitesi yönetiminde, bundan önceki dönemlerde bürokraside sembol haline gelmiş isimler dolayısıyla ortaya çıkan sorunlar da ortadan kalkacak. SAÜ’nün bundan sonraki yönetiminde, bugüne kadar sembol haline gelmiş isimler değişecek. Üniversitenin üst yönetiminde de bu konuda hemfikir olan bir yapı var. Bundan sonra sadece üniversiteyi düşünecek bir yapı oluşacak, grupçuluk olmayacak. Ben üniversitenin bundan sonraki süreçte daha özgür ve aslında üniversite gibi üniversite olacağına inanıyorum.

 Bu isimler dolayısıyla çok ciddi sıkıntılar yaşandı geçmişte?

Ben sekiz yıldır SAÜ yönetimindeyim. Geçmişte yaşanan bu sıkıntıların son dönemde artık en aza indiğini söyleyebilirim. Benim ilgilendiğim alanlarda hiçbir sıkıntı olmamıştır. Herşeyimiz açık ve şeffaftır. Dünya artık buraya doğru gidiyor. Uymayanlar ise tasfiye oluyor. Bakın, o günlerde bugüne Türkiye’nin üzerinden birkaç örtü kalktı. Artık Türkiye değişiyor. Ben bu sıkıntıların bir daha yaşanacağını da düşünmüyorum. Gerçek demokrasiye ulaştıkça bunlar kendiliğinden yol olacaktır.

Ne değişecek siz rektör olunca?

Bazı işlerin rayına oturması zaman alabiliyor. Ben inanıyorum ki, SAÜ gerçek üniversite parametrelerine çok kısa zamanda ulaşacak. Dolayısıyla bu hava da değişecek. Ben bu konuda hiçbir tereddütüm yok.

 Bu röportajı okuyanlar şöyle sorsa, “8 yıldır rektör yardımcısıydı. Ne değiştirdi ki?” Ne cevap verirsiniz?

Ben burada cengaverlik yapmayacağım. Türkiye’nin son yıllarda geldiği noktayı hep birlikte görüyoruz. Üniversitemiz Türkiye’nin paralelinde bir değişim gösteriyor. Bundan sonra da aynı paralelde yoluna devam edecek. Ben 8 yıldır rektör yardımcısı olarak çalışıyorum. Özlük ve akademik haklar konusunda ciddi bir rol aldığımı düşünüyorum.

Genel olarak akademisyen kadronuzu nasıl değerlendirirsiniz?

Çok genç bir akademik kadromuz olduğunu düşünüyorum. SAÜ, son yıllarda eğitim ve öğretimde attığı adımları devam ettirip yoluna devam ederse, akademik kadromuz da uzun yıllar bir arada çalışacağı için çok iyi işler ortaya çıkacaktır. Bizim şimdiki hedefimiz, akademik araştırma ve yayınlara ağırlık vermek.

Akademisyenlerin ciddi sıkıntıları da var. Ve bence görevlerini tam olarak yapamamalarının sebebi geçim sıkıntısı. Çok fazla ders yükü altına giriyorlar. Geçmişle kıyasladığımızda çok düşük ücretlere çalışıyorlar. Bunun sebebini de, geçmişte YÖK’ün hükümetle yaşadığı sıkıntılar olarak görüyorum.

Bu yüzden mi akademik araştırmalar düşük?

Evet, SAÜ’de akademik araştırmaların sayısının, her ne kadar son yıllarda biraz kıpırdamalar olsa da düşük olduğunu kabul edebilirim. Ama akademisyen arkadaşlara da, çok fazla ders yükü altına girme diyemiyoruz. Bu konuda yanlış anlaşılan bir husus daha var, izninizle onu da burada söylemek isterim…

Lütfen…

Üniversite hocalarının şehre inmesini, halkın arasına karışıp çay içmek olarak anlayanlar var. Halbuki, üniversite hocası şehrin ilerlemesine katkıda bulunur çalışmalarıyla. Halkın yararına sunar. Ayrıca ciddi bir öğrenci sayımız var. Bu sene 13 bin 500 yeni öğrenci aldık. Bunun paralelinde öğretim üyesi sayımız artmıyor. Yeni açılan bir çok üniversite olduğu için oralarda istihdam ediliyor. Biz bu sorunu çözmek için, diğer üniversitelerde görev yapan SAÜ’lü öğretim üyelerine kapıları açacağız. Biz yeni dönemde özellikle akademisyenlerimiz üzerine yoğunlaşmayı hedefliyoruz.

Adaylığınızı açıklamanızın ardından, bunları öğretim üyelerine de anlatıyorsunuz. Ne diyorlar size?

Hocalarımız aslında bütün bu süreçleri yakından biliyor, ilgiyle takip ediyor. Dolayısıyla benim bunları hocalarımıza detaylı bir şekilde anlatmama gerek yok. Benim sadece son süreçte fark ettiğim bir şey değil bu. Ben zaten uzun bir süredir, akademisyenlerimizin bu sürecin devamını istediğini gözlemliyorum. Eksik yanları da onlarla konuşuyorum. SAÜ bu noktaya gelmiştir. Beklenen çıtanın daha da yükselmesi için gösterilecek liderlik ve enerjidir.

“Bu işi en iyi ben yaparım” diyor musunuz?

Bizim kurum olarak yaptıklarımız Türkiye’ye örnek oldu. Bundan sonra yapılacakları başarmam konusunda herhangi bir tereddütüm yok.

 Madem bir sistem var ve işliyor. Diğer rektör adayları yapamaz mı?

Diğerleri de yapabilir. Bunu akademisyenler belirlemiş olacak. Ama seçimi biz buraya odakladığımızda bunlar düşünülebilir. Ama üzülerek söylüyorum ki, bu zamana kadar buraya odaklanamamış olmamız. Avrupa’da, Amerika’da böyledir. Önemli olan kurumu ileriye götürecek ismi bulmaktır. Dolayısıyla akademisyenler de seçimlerinde öncelikle buna bakar.

Türkiye’de durum biraz farklı. Ama Sakarya Üniversitesi, sistemiyle diğerlerinden ayrılıyor. Öğretim üyelerimiz her şeyin farkında. Bana eğer bu kurumu sen daha ileriye taşıyamazsın derslerse seçimde, buna saygı duyarım.

 Ama seçimde en yüksek oyu almak yetmiyor. Bu işin önce YÖK, sonra Köşk ayağı var.

Ben inanıyorum ki, bu atmosferde yapılan son seçimlerdir bunlar.

Bu noktada sistemin yanlış olduğunu YÖK Başkanı da söylüyor. Sistem değişecektir. Bu seçimler için de şunu söyleyebilirim. Bakın, ben Sakarya Üniversitesi’nde yapılacak seçimlerde herşeyin sağlıklı bir şekilde işleyeceğine eminim. Geçenlerde eski Amerikan başkanlarından birinin sözünü okudum; “Seçimi kazanamayacaksanız, seçmenlerin aklını karıştırın” İşte ben bundan rahatsızım. Bu süreçte, diğer arkadaşlarımızın güçlü oldukları parametrelerde çalışmalar yürüttüklerini biliyorum. En çok oy alan isimlerin her zaman atandığını söyleyemeyiz.



Meşhur soruyu sorayım: Ankara sizi istemiyor mu?

Bu konuda Ankara’ya ciddi haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Sakarya Üniversitesi’nde bir çok ismin Ankara’yla görüşmeleri var, tanıdıkları var. Bu ilişkiler hakkında çok söz söylemeden, ben sözümü tekrarlıyorum; Bu ayın sonunda yapılacak rektörlük seçimlerinde her şeyin sağlıklı bir şekilde yapılacağına inanıyorum. Bu noktada müsterihim. Ben Sakarya Üniversitesi’nde nasıl çalıştığımı biliyorum. Hamdolsun, herhangi bir sıkıntı yaşamadım hiçbir zaman. Dolayısıyla Ankara’daki algıların zamanla değişeceğine inanıyorum. Nitekim 3-4 ay öncesindeki düşüncelerin değiştiğini de görüyorum.

 Peki rektör atanamazsanız?

Ben rektör atanamazsam, bağımsız öğretim üyesi olarak yoluma devam ederim. Yapılacak bir çok işim var.

“Bu kadar emek verdim üniversiteye, yazık oldu” demez misiniz?

Hayır, ben kamu işi yaptım sonuçta. O konuda böyle bir düşünceye düşmem söz konusu bile olamaz. Sonuçta ben kurumu ileriye götüreceğime inanıyorum.

Bu konuda kararı verecek olanlar, öğretim üyesi arkadaşlarımız, YÖK ve Cumhurbaşkanı’dır.

Bizim bugüne kadar çalışmalarımızı arkadaşlarımız da, YÖK de çok yakından biliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder